Hayat boyu öğrenerek başarılı olmak…

Konuya bizzat şahit olan kendimden başlayarak, sekiz yıl ilk okul, 1+4 yıl lise, 2+2 şeklinde tamamladığım Lisans eğitimim, üstüne 2 yıl da yüksek lisans eğitimimi eklediğimde matematiğin başımı döndürmesine izin vermeyerek ve 19 koskoca yılımı eğitim alarak heba ettiğimi fark ettim.

Çünkü, ders veriliyor ama geriye kalan eğitim oluyor. Halbuki bizim eğitim sisteminde bardak dolsa da dolmasa da doğru alan olsa da olmasa da dolduruluyor.

2020 yılı bitimine kadar 28 yaşında olduğumu da ekleyince çocukluğum ve gençliğime 9 sene ayırabildiğimi fark ediyorum. Bu gençlik ve çocukluk yıllarımın içinde bir de çalışmak için yaşadığım sigortalılık 4A sürecini de ekleyince geriye bolca zaman kalıyor. Her şeye rağmen 4C ‘li olmadığım için Allah’a ne kadar şükretsem azdır.

Yazımı yazarken sıkça sohbet ettiğimiz , İŞKUR Beyoğlu İş kulübü lideri Cihat YANMIŞ beyefendi’ den gelen e-maili fark ettim. Bir cümle dikkatimi çekti ve olduğu gibi buraya ekliyorum tanıdık ama doğru bir eklenti, “Tecrübe başına gelenlerin toplamı değil ondan nasıl dersler çıkardıklarınla alakalıdır”  

Daha basitçe açıklarsak da, diplomayı alınca bir şeyler öğrenmiyoruz eğitim sonrası uygulamalarla başarı gösterdiysek bir şeyleri başarmış oluyoruz.  İşte kırılma noktası burada başlıyor.

Okul, eğitimin neresindedir? Bana göre eğitimin tam ortasındadır. Çünkü, kişi içinde istek yoksa o zatı alıp Harward Üniversitesi’nde de eğitsen sonuç hüsrandır. Ama bana göre ülkemizde diplomanın meslek icra ettiği iki meslek vardır; birincisi muhasebecilik çok nadir kuralları değişir, bir de imamlık… Mevzuat hiç değişmedi.

Dünya genelinde en zengin insanlara baktığımızda hepsinin liseyi zor bir şekilde tamamladığı, üniversite eğitimlerini ya hiç bitirememiş ya da sonradan tamamladığını fark ettim. Ben de liseyi zor bitiren birisi olarak bunları öğrendikçe zengin olacağıma dair inancım artmaya başladı… Ülkemizde çokça sıralanan bir söz var “alaylı mı mektepli mi” diye.. Alay çıraklıktan yetişmek anlamında kullanılan bir ifade, yoksa alayınızı sevgi ve saygıyla selamlayan bir durum söz konusu değil.

Bu alanda tecrübe ettiğim için gençlere yani yazıyı okuyan ruhu ihtiyarlaşmamış tüm gencolara tümden gelim sözüm, iyi kötü az çok demeden her tecrübeyi edinin. Mesela garsonluk yapın, çay taşımayı, insanları bu çizgiden gözlemlemeyi, berberde ya da kahvehanede çırak olup her iş konusunda tecrübeleri dinleyerek mektepli iken, alayı ve alaylı olmakla tecrübe kazanmayı da başarabilirsiniz. Mesela ben; uzun süre gıda market işlerinde çalışarak “artık büyük zincir marketlerden alışveriş yapmamam gerektiğini, yapacaksam da nasıl çok uyguna en iyi kaliteyi elde edebileceğimi” öğrendim. Kitapçıda çalışarak dosyalamayı, sıralamayı, düzeni, sistemli çalışmayı ve bedavadan kitap okumanın keyfine vardım.

İşte aldığınız bu keyif ve edindiğiniz izlenimler, size hayat boyu öğrenerek tecrübe edinmenizi sağlayacak; size başarının kapılarını, COVİD- 19 tehlikesine karşı altın eldivenle açmanıza yarayacak…

A- Hayatımın sonuna kadar öğrenince başım göğe doğru uzanacak mı bari?

     Tüm hayatımız her aşamasıyla bir eğitim ve maalesef sınav süreci ile devam eden hiç aklınıza gelmeyen bir sualin, sizi bir adım öteye taşımasına yol açabiliyor. Mesela ortaokulda iken okulumun bilmediği için ikinci olduğu sorunun cevabı, bana Harp okulu kapılarını açmıştı. Ve geçer not 70 iken 100 tam puan ile sözlü sınavları geçmeyi başarmıştım. Bugün üniformam olmasa da, yaşadığım tecrübeler o sınavı geçip en sevdiğim şeyden vazgeçebilecek kadar, öğrenmeye ve tecrübe edinmeye ihtiyacım olduğunu kanıtladı.

Yıllar önce köy enstitüleri vardı.

Orada birkaç yıl eğitim alan her konuda uzman olabiliyordu, hem de gerçekten uzman oluyordu. Günümüzde bu işler, işletme yüksek lisans veya doktora eğitimi alıp ekonomist olarak, ulusal kanallarda cirit atmakla olmuyor. Fakat artık internet var ve bilgiye erişim çok hızlı. Bugün doğru olan yarın yanlış hatta hiç yaşanmamış olabiliyor, aynı anlık değişen insani duygular ve hazlar gibi… Bu nedenle sürekli yenilenmeli, güncellenmeli ve değişen çağ ve şartlara uygun hale gelmek için modernize olmalısınız.. Sürekli kendinizi güncelleyerek ve öğrenerek..

Doğru iletişim ve doğru strateji ekip içerisinde sizi etkili lider yapar. “Müdür” değil, “Başkan” değil, “Lider” olursunuz. Halk arasında entelektüel veya ilginç de olabiliyorsunuz. “Yaşadım gördüm tecrübe ettim”. Bu sizi daha çok insanın merak etmesi, tanışması ve haliyle daha geniş bir çevreye ulaşmanızın önünü açar. Bir problem anında çevrenizdeki bağlantı ve hinterland ile kısa sürede yepyeni çözümler üretirsiniz. “Bağımsızlık benim karakterim” diyebilecek kadar özgür olursunuz.

Birçok harikulade yeteneğiniz olabilir ama bunlara sürekli yenilerini ekleyebildiğiniz sürece yaşlanmazsınız. Bir probleminiz olduğunda kimseye muhtaç olmazsınız. Çünkü biliyorsunuz bilgi güçtür. Öğretmenlerin tembel öğrenci için kullandıkları “zeki ama çalışmıyor” yalanı da bir yere kadar.. Zira zeki insan akıllı olmak zorundadır, akıllı insan kendini geliştiren öğrenen ve öğretendir.

Akıl ve beden sağlığınızı korursunuz. Böylece kaliteli ve keyif dolu bir yaşamın kapılarını kırarak içeri girdinizi anladığınızda aldığınız keyfin yanında Emes veya Alzheimer gibi hastalıklara karşı da direnciniz artar böylece, artık yeni dönem başlamıştır. Benim de hafızam aslında iyi değildir ama beni hala diri tutan gerçek, daima bir şeyler öğrenme isteği oluyor. Böylelikle tecrübeleri sayılarla ifade etmek yerine olaylara çok farklı bakıyorum.

Hayatımın hiçbir evresinde rakamları ve geometrik şekilleri sevemedim. Lisedeki “Uzay Geometrisi” dersi hocam bana “konu çok basit bakmak ve görmek, sen sadece bakıyorsun haliyle yapamıyorsun” demişti. Bu dahi bana her bir olaya farklı gözlemler yapmamı birçok yanlış anlaşılmayı önceden fark etmemi sağladı. Bir kitabın satırları, doğada veya şehir içinde gezerken, sohbet ederken bir kelimeyi yanlış ifade ettiğinizde dil sürçmesinde belki de çok farklı anlamlar ve bağlantılar keşfedeceksiniz. Ben bu şekilde yanlış anlama ile “yüksek lisans” konusu belirlemiştim. Önemli kararları yangından mal kaçırır gibi almayın lütfen.

Dünya hakkında ne kadar çok şey bilirseniz hayatta tadabileceğiniz tecrübelerin sayısı da artar. Zira sıradan bir olaya bile farklı gözlüklerle bakmayı öğrenmiş olursunuz. Okurken, gezerken, konuşurken farklı çağrışımlar ve farklı bağlantılar kurarsınız. Böylece baktığınız şeylerin arkasındaki boyutları da anlayabilirsiniz. Kısacası daha zengin bir hayat sürersiniz, dünya hakkında bir şeyler öğrenmekten vazgeçmediğiniz sürece.

B- Sürekli öğrenme konusunda kendimize sunduğumuz başlıca bahaneler.

    Günümüzün yasal uyuşturucusu olan sosyal medya profilleri en çok bilinenleri yüz olarak yakışıklı erkekler, güzel kızlar.. Ahlaki çöküntünün merkezi haline gelen sosyal medyada, resimler, yazılar (içeriği dönemin siyasal jargonuna göre ya da kişinin sallayabilme kapasitesine göre değişebilen) malzemelerdir. Her insanın kendine göre zaman ayırması farklı olabilir. Kişi her an müsait olamaz. İş hayatı nedenli ailesine bile vakit ayıramıyor olabilir. Ama öğrenmek belli bir zaman sürecini kast ederek yapılan bir şey değildir. Facebook’ ta geçiremediğiniz 15 dakika için kimse sizi ayıplamaz ama kültürel bir bilgiyi bilmiyorsanız, bir toplum içinde zor durumda kalabilirsiniz. PDF kitaplar, sesli kitaplar ile geçireceğiniz 15 dakika içinde, belki de hayat kurtaran bir bilgi edinebilirsiniz. Ben tecrübe edindim. Yol uzun müzik iyi gidiyor da diyebilirsiniz tabii ki.. Ben şahsen günlük git – gel 60 kilometre yol yapıyorum. Biraz daha uzun olsa ramazan ayında seferi sayacaklar diyebiliyorum. Tabii bu işin mizahı ve yorumu diyanet işleri fetva birimine havale edelim.

Her gün 60 kilometre dile kolay. Ancak, bardağın dolu tarafına bakınca da, müzik dinlemek veya bir şeyler okumak için bulunmaz bir boş zaman.

Gençlerle konuşurken bir de üstüne “paramız yok alamıyoruz” diyorlar ya öyle şaşırıyorum ki.. Oysa ben yüzlerce ücretsiz PDF ve sesli kaynağa çok rahat ulaşabiliyorum; yeter ki Google amcaya söyleyin kırmaz, sizin için saçlarını yolar getirir. Ben izleyiciyim içici değilim diyorsan da Youtube, Ted gibi kuruluşlar var.

Sonuç olarak öğrenme süreci gerçekten istenildiğinde, zaman, mekân ve maddi şartlardan bağımsızdır.

Yazının Sözü Uygulaması:

“Eğitim, Derslerde Öğrendiklerinizi Unuttuktan Sonra Arta Kalandır”

Albert Einstein